'Barış için canımızı vermeye hazırız'
Partilerine yönelik saldırılara sert tepki gösteren DTP Meclis Grubu Başkanı ve Mardin Milletvekili Ahmet Türk, birileri istiyor diye inançlarından ve düşüncelerinden taviz vermeyeceklerini dile getirdi. Halka yönelik saldırı ve infazlara dikkat çeken Türk, kamuoyunun 90'lı yıllara dönüldüğüne yönelik endişeleri bulunduğunu söyledi.
DTP Grup Başkanı ve Mardin Milletvekili Ahmet Türk, parti grubu adına TBMM Kürsüsü’nde yaptığı konuşmada, son zamanlarda partilerine yönelik suçlamalara ve bölgede yaşanan infazlar ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. TBMM’de partisinin grubu adına söz alan Türk, her cümlelerinin her kelimelerinin farklı yorumlanarak, gerginliğe neden olacak bir zeminin hazırlanmaya çalışıldığını ifade ederek, “Çok büyük hesaplaşmaların olduğu bir sürç yaşıyoruz. Bu süreçte zayıf halka olarak DTP görülüyor. Kim kimi vurmak istiyorsa DTP üzerinden bu hesapları yaparak kendilerini gündeme taşıyor. Dün bir açıklamayla karşı karşıya kaldık. Artık alıştık DTP’nin eleştirilmesine. Grubun söyledikleri üzerinden konuşulmasına alıştık. Ama çok önemli şeyler söylendi” dedi.
'Bireysel özgürlükleri mi devletin gücünü mü savunacağız?'
Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın yeni anayasa ile ilgili çalışmaları eleştiren ve "Bireysel hak ve özgürlükler devletin gücünü azaltır” ifadesini hatırlatan Türk, “Bu sözler dile getiriliyor ama parlamento suskun kalıyor. Biz bireysel hak ve özgürlükleri mi savunacağız, yoksa devletin gücünü mü. Bu aslında parlamentoya verilen bir mesaj. Evet anladık. Taşlanması gereken insanlarız. Ama burada farklı bir şey var” diye konuştu.
Demokratik bir Türkiye’nin oluşmasının tartışıldığı bir süreçte bu refleksin gösterilmesinin tamamen geriye götürüşü esas alan bir hedefle olduğunu ifade eden Türk, Türkiye’nin artık her şeye şüpheyle bakılması gereken bir ülke konumuna geldiğini aktardı.
'Dokunduğumuz için hedef haline getiriliyoruz'
Kısa bir süre önce Tunceli’nin Hozat İlçesi’nde askerlerin dur ihtarına uymadıkları gerekçesiyle bir kişinin öldürüldüğü bir kişinin de yaralandığı olayı hatırlatan Türk, “Bundan birkaç gün önce Dersim’de bir olay yaşandı. Hozat halkı ayağa kalktı. Ama 'bir ölü biri yaralı iki terörist ele geçirildi' deniyor. 2 insan dün aramızdaydı ve çarşıda dolaşan insanlardı. Ama bunlara '2 terörist' denildi. Halkın tepkisi ve bağımsız belediye başkanının açıklaması ortada ama biz bunu 2 militan olarak değerlendireceğiz. İşte biz bu gerçekleri dile getirdiğimiz, dokunduğumuz için adeta hedef haline geliyoruz” dedi.
'Barış için canımızı vermeye hazırız'
1993 ve 94 yıllarında da benzer olaylarla karşı karşıya olduklarını ve bugün yapılanın da o süreci hatırlattığının altını çizen Türk, şunları söyledi: “Demokratik süreci engellemeye yönelik arayışları ortaya koyarak bizi hedef gösteren mantığın da karşısında yer alacağız. Biz bundan önce de bu süreçlerle karşı karşıya geldik. 93-94’te yine böyle bir süreçle karşı karşıyaydık. Faili meçhul cinayetler, milletvekili arkadaşımızın öldürülmesi elbetteki hafızalarımızdaki yerini koruyor. Şimdi yeni bir süreç ve buna benzer bir süreç geliştirilmeye çalışılıyor. Ne için bu? Demokratik çağdaş bir Türkiye’den korkulduğu için. Tabi ki inançlarımızdan düşüncelerimizden hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz. Barış için canımızı vermeye hazırız. Koşullar ne olursa olsun silah ve şiddete karşı çıkacağız ama doğruları, gerçekleri halkımızın beklentilerine cevap olacak tutumu her zaman sergileyeceğiz.”
Eğer bu ülkede demokrasi ve barış için birilerinin bedel ödemesi gerekiyorsa kendilerinin bu bedeli ödemeye hazır olduklarını bundan korkmadıklarını kaydeden Türk, ancak istediklerinin çağdaş bir Türkiye olduğunu söyledi.
'Başbakan dışarıda farklı, içeride farklı'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD gezisi sırasında katıldığı bir panelde kendisine yöneltilen soruya karşılık "Kürtler azınlık değil çoğunluğun bir parçasıdır" söylemini hatırlatan Türk, “Sayın Başbakan ABD’de yaptığı konuşmada bu ülkede Kürtlerin yaşadığını inkar etmiyor. Kürtçe serbest diyor. O zaman ben sormak istiyorum; Sur belediye başkanımız çok dilliği savunduğu için neden görevden alındı. Dışarıda farklı söylemler, içerde de farklı bir pratikle karşı karşıyayız. Yeni anaysa farlılıkları zenginlik sayan mantıkla ele alınmalı. Çağdaş demokratik ülkelerin hiçbirinde inkar siyaseti ve gerçek demokratik realite görmezlikten gelinerek bir anayasa yapılmamıştır, yapılamaz da. O anayasa halkın anayasası olmaktan çıkar” dedi.
'Başbakan ve Öcalan aynı şeyleri söylüyor'
Konuşmasında PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın ‘Yeni anayasada farklılıkları bir zenginlik olursa PKK iki ayda silah bırakır’ belirlemesini hatırlatan Türk, “Farklı söylemlerde de insanların söylediklerinde benzerlikler var. Bugün İmralı’dan da buna benzer açıklamalar vardı. Kültürler ve farklılıklar bir zenginlik olursa İki ay içinde tamamen PKK’yi silahsızlandıracak bir girişimin içinde bulunuluyor. Başbakan da aynısını söylüyor. O zaman niye bu kanın akmasına seyirci kalıyor. Hep birlikte kararlığımızı ortaya koyarak bu süreci aşmalıyız” diye konuştu.
Üniter yapı içinde bu sorunun çözüleceğine inandıklarını ve bu ülkenin bayrağının tüm yurttaşların bayrağı olduğunu kabul ettiklerini vurgulayan Türk, konuşmasında şu talepleri sıraladı:
* Demokratik çağdaş laik bir Türkiye için çaba gösteriyoruz. Ama inançların kendini özgürce ifade edeceği bir Türkiye için çaba harcıyoruz. Ama bazı simgelerin siyasal simge olmasına biz de razı değiliz. Bu toplumda gerginlik yaratır. ama inançlar kendini özgürce ifade etmeli. Toplumsal realiteyi görerek yeni bira anayasa yaparsak hiçbir sorun sıkıntı olmaz. 72 milyonun hassasiyetini göz önünde tutarsak hiçbir sıkıntı olmaz Ama birilerinin talebine göre anayasayı şekillendirirsek bu sivil anayasa olmaktan çıkar.
* Bazı kırmızı çizgiler çizmek bu sivil anayasaya görüntüsünü zedeler. Biz bugüne kadar bu tartışmaların içine girmedik. Çünkü grubu olan bir siyasi partiyiz.
* DTP Her parti kadar bu ülkede düşüncelerini açıklama hakkına sahiptir. Farklılığını ortaya koyma gibi bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Bu demokrasinin bir gereğidir. Ancak mevcut süreçte hepimizi derinden etkileyen olaylarla ilgili düşüncelerimizi açıklamamız konusunda gösterilen refleksler konusunda da yılmayacağız
* Biz Türkiye halkının dostu ve bir bireyiyiz. Onların özgürlüğü ve mutluğu için her türlü çabanın içinde oluruz. Ancak bizim özgürlükleri savunmamız Türk halkına karşıymışız gibi bir söylemle gündeme taşınması gerçekten hoş olmayan, bizim hak etmediğimiz bir suçlamadır.
* Bu ülkede özgür yurttaş olmanın arayışı içindeyiz, farklı bir mantığımız yok, biz yeniden 1920’lerin ruhunu yakalamaya çalışıyoruz. 1920'DE bu ülkenin anayasasında ve TBMM kürsüsünde inkar ve dışlayan bir bakış açısı yoktu.
* Birileri istemiyor ve rahatsız oluyor diye halkımız ve inancımızla olan düşüncelerimize zincir vurmayacağız. Bu konuda DTP olarak düşüncelerimizi sunmaya hazırız. Demokratik siyasetin önü kapalı. Çatışmanın silahın gündemde olduğu bir süreçte demokratik siyaset yapmanın ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Demokratik siyasetin önünü kapatacak söylemlerden herkesin kaçınması gerekir.
* Çağımız dünyası bir diyalog dünyasıdır. Silahların sustuğu demokratik tartışmanın yaratıldığı bir zemin için çalışacağız. Eğer gerçekten bu ülkede farklılıkları bir zenginlik olarak görüyorsak, halklar ve kültürler arasında bir gerginlik yaşanmasını istemiyorsak herkesin sorumlulukla davranması gerekir. Bu halkın beklentisidir.DİHA
2 Ekim 2007 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder