14 Ekim 2007 Pazar

Kürtlerin Kudüs'ü Kerkük 1

İngiliz politikası devredeBirinci Dünya Savaşı ile birlikte alana İngilizler gelir. İngilizler alana gelmeden önce misyoner faaliyetleri yürüten kişiler ve gruplar bölgeye gönderilir. Alanda istihbarat faaliyetleri yürütülür. Alanı tüm yönleriyle zengin kaynakları, halklar arasındaki çelişki noktaları, aşiret ve şahsiyetleriyle birlikte bir bütün olarak incelenir, rapor edilir. Bu istihbarat raporları üzerine İngilizler, Kerkük, Hewlêr ve Süleymaniye için yaklaşımlarını belirlemeye çalışırlar. Bunun için coğrafik olarak Kerkük oldukça merkezi bir rol oynamaktadır. Dohuk'ta, Süleymaniye ve Hewlêr'den Bağdat'a, Bağdat'tan Kürdistan'a gitmek için Kerkük'ten geçmek gerekiyor. Kerkük tam orta yer ve bu şehirlerin bağlantı noktasıdır. İngilizler bu dönemde Kerkük'teki petrol rezervlerini keşfetmişler. Çünkü bu dönemde İngilizler için ham petrol oldukça önemliydi. Yapılan araştırmalar sonucunda Kerkük petrolü en son tükenecek olan rezervler kategorisine girmiştir.Kerkük anlaşmazlık noktasıBuna göre İngilizler, Irak devleti içerisinde Kürdistan oluşumunu resmi olarak kabul etmeye hazırlanırlar ve buna Kerkük de dahil edilmiştir. Fakat kendi denetimlerinde olduğu müddetçe kabul edilecektir. Şex Mahmut Berzenci'yi İngilizler Kürdistan'ın kralı olarak kabul ederler. Ama çelişki noktaları Kerkük olmuştur. Şex Mahmut, Kerkük'ün önemini kavramış ve İngilizlere bırakmak istememektedir. İngilizler Şex Mahmut'a karşı birçok defa operasyonlar yapmış, sürgün ve idamla yargılamışlar. İngilizler aslında bu noktada Şex Mahmut'a şu mesajı vermek istemektedir: 'Sen her şey olabilirsin ama Süleymaniye'de, Kerkük'te değil.' Yani kısacası Şex Mahmut'un Kerkük'ten vazgeçmesini istemektedirler. İngilizler, Kerkük'ü elde tutmak için Irak'ta şöyle bir politikayı esas alırlar: '-Kürtler için; güç olabilirler, fakat iktidar gücü değil, sürekli kendi ellerinde kullanılmak için, hazırda bekleyen bir koz olarak kalmalılar. -Şii Araplar için; nüfus bakımından Irak'ın yüzde 60'nı temsil ettikleri için, iktidar olurlarsa kendi denetimlerinden çıkabilir ve kendi başlarına hareket edebilirler. Çok fazla İngilizlere ihtiyaç duymazlar diye onlar iktidardan uzak tutulmalı ve sürekli zayıf kalmalılar. -Merkezi Irak iktidarı için gerekli olan güç Sünni Araplardır. Hem nüfus bakımında azınlıkta olmaları, hem de Kürtler ve Şiiler karşısında dış bir dayanak olmadan iktidarlarını korumalarının mümkünatı olmadığından dolayı hiçbir zaman İngilizlere ihanet edemezler ve sürekli onlara ihtiyaç duyacaklardır. Böylelikle iktidarda İngilizler olacaktır. Ve Irak'ta İngiliz çıkarları birinci elden korunmuş olacaktır. İngilizler böylelikle Basra ve Kerkük'teki petrolleri denetim altına alabilecektir. Örneğin Kuveyt, İmar gibi emirlikler bu dönemde Irak'a bağlıydılar. Fakat Irak ile bağlarını kestiler. Amaç Irak fazla güçlenmesin, sürekli zayıf ve tehditlerle karşı karşıya kalsın ki dış güçlerin desteğine ihtiyaç duysun. İngilizler Irak'ta hükümet kurduktan sonra Kerkük'te 1957 yılında bir seçim yaptırırlar. Bugüne kadar da Kerkük'ü nüfus bakımında en iyi şekilde ifade eden seçim olarak bilinir. Çünkü o dönemde herhangi bir güç Kerkük'teki demografik yapıyı değiştirmek gibi bir çaba içerisinde olmamışlardı. Bu sayımda, Kerkük nüfusunun %48'i Kürt, %28'i Arap ve %21'i de Türkmen'di.. Dolayısıyla Kerkük'ün her yönüyle bir Kürt şehri olduğu apaçık ortaya çıkar. Yine anlaşmazlık noktası: Kerkük1970 yılında Irak hükümeti ile Molla Mustafa arasında yapılan görüşmede Ahmet Hasan Bekir hükümet başkanı ve başkan yardımcısı sıfatıyla Saddam Hüseyin görüşmede yer alır. O dönemde Kerkük'ün tüm kasabaları Kifri, Keler, Düzxormatu, Xaneqin, Bedra, Mendelin, Tavuk v.b hatta Kerkük içinde geçen Çemı Hassa şehri ikiye bölmüş, bu ilçelerin yanında şehrin Kürtler tarafında kalan bölümü Kürtlere, Araplar tarafında kalan bölümü Baas rejimine kalacak biçimde vermeyi düşünüyorlar. O dönemde Molla Mustafa Barzani bunu kabul etmez ve Kerkük'ün tümünü ister, o nedenle anlaşma yapılamaz. Bugüne kadar Kürtlerin merkezi Irak hükümeti ile sorunları hep Kerkük noktasında olmuştur. Tabii bu sorulması gereken bir sorudur. Neden tüm sorunların kaynağı Kerkük'tür? Kerkük için neden bu kadar katliamlar yapılmıştır? Neden Kerkük Kürtler için Kudüs olarak tanımlanıyor? Kerkük Kürtlük ruhunu şekillendirmiştirKerkük yukarda dile getirdiğimiz gibi coğrafik konum itibariyle Germiyan, Süleymaniye, Hewlêr şehirlerini birbirine bağlayan merkezi bir rol oynamaktadır. Bunun yanında Kürt edebiyatı ve aydınlaması noktasında da önemli bir rol oynamıştır. Yine birçok hareket ve Kürt partisi burada kurulmuş ve tarihten beri Kürt siyasetinde merkezi bir rol üstlenmiştir. Kerkük üzerine yönelimler olduktan sonra burada Kürt rengi tümden silinmek istenince bu merkezi rol Süleymaniye ile Hewlêr'e kaydı. Yani bugün Kürtlerin Kerkük'te ısrar etmesi petrol için değildir. Tamam, petrol hakları da vardır. Ama sorunu petrolle ifade etmek Kerkük'ün tarihten beri Kürt kültürü, edebiyatı, müziği ve düşüncesi için oynamış olduğu rolü küçümsemek olacaktır. Dolayısıyla Kerkük'e haksızlık yapılmış olacaktır. Kerkük yine ziraat bakımından da oldukça önemli bir merkezdir. Kürdistan bilindiği gibi oldukça dağlıktır. Birçok su kaynağı olmasına rağmen arazi dağlık olduğundan kaynaklı bu sudan yeterince faydalanılamıyor ve ekim yapılamıyor. Ancak ovada bu su kaynakları yeterince değerlendirilebiliniyor. Germiyan, Kerkük ve kısmen de Hewlêr şehirleri ovaya sahipler. Buralar ziraat için elverişli alanlardır. Kürdistan'ın yaşam kaynakları rolünü üstlenmiş durumdadırlar ve geçmişten beri bu rolü oynamışlar.Dikkat edilirse bu şehir bu kadar önemli olmasaydı tarihten beri bu şehir üzerine gelen istilacı güçler şehri talan edip giderlerdi. Ama öyle yapmamışlar, gelen istilacılar gelmiş şehre yerleşmiş ve kalıcı olarak kalmak istemiştir. Bu şehir Kürtler açısından çok daha önemlidir. Kerkük Güney Kürdistan için önemli bir rol oynamıştır. Süleymaniye, Dohuk ve diğer şehirlerin kuruluşları oldukça yenidirler. Esasta kökleri tarihin derinliklerine uzanan Kürtlerin kültürel ve fikirsel atılımlarına evsahipliği yapan Kerkük ve Hewlêr şehridirler. Güney Kürdistan kimliği, kültürü ve Kürtlük ruhunu bu uygarlık şehirleri şekillendirdi. Örneğin mamusta Ali Mervan Kürt müzik makamının ustası ya da babası olarak tanımlanır. Bu şahsiyet Kerküklüdür. Kim ki akademik olarak Kürt müziğini öğrenmek isterse, ister istemez Ali Mervan ustadı takip etmek zorundadır. Ey Ragıp marşını yazan Dıldar üstat Koysancaklı olsa da Kerkük'te okumuş ve orda büyümüştür. Kerkük'teki ortam böyle bir duygu ve ruhla beslenmesine yol açmıştır. Kerkük'te Baas politikalarıBaas, Arap milliyetçiliğin en koyusu ve Sünni mezhebini esas alarak gelişen milliyetçiliktir. Şii mezhebinden olan Arapları, Arap olarak kabul etmez. Onları Fars, Safevi v.b olarak nitelendirir. Kürtleri zayıf düşürmek, kendilerine muhtaç duruma ve Sünni Arapları Irak'ta tek hakim güç haline getirmek için iki temel politikayı esas almıştır:
Güney Irak'taki Şii Arapları ezme ve güçten düşürme,
Genelde Kürtleri, özelde Musul ve Kerkük'teki Kürtleri güçsüz ve zayıf bir konuma getirmeye çalışmak. Bu politikanın gerçekleşebilmesi için, Baas çok kirli bir siyaset yolu izledi. Bu siyasette izlenen yol şöyleydi: Kerkük'te, Kürtleri çıkararak yerlerine Araplar getirilir. Binlerce Arap ailesi bu alana yerleştirilir ve devlet imkanları sonuna kadar açılır. Para, toprak, ev ve iş imkanları tanınır. Buralara yerleştirilen Arapların çoğunluğu yoksul ve çöl kesimlerinden getirilir. Bu yoksul ve çok zor koşullar altında yaşamını sürdüren kesimlerin seçilmesi kendisine minnet borcu hissetmeleri ve daha fazla sadık kalmaları içindir. Saddam bunlar içinde bazı şahsiyetlere imkan vererek Sünni aşiret reisleri oluşturur. Buraya farklı yerlerde getirilen Araplar bu Sünni aşiret reislerinin denetimine verilir. Bunlara aktarılan kaynaklar aşiret reisleri aracılığıyla dağıtılır. Bu şekilde yönetmek ve denetim kurmak daha da kolaydır. Kerkük'teki halk bunlara Arabî Deh Hezari (on binlik Arap) diyor. Bu ne anlama geliyor? Anlamı; bu dönemde buraya yerleştirilen her Arap ailesine Baas tarafından on bin Irak dinarı verildiği için bu isim takılmış. Bu dönemde bir Irak dinar üç dolar yirmi sentte bedelmiş. Bunun yanı sıra toprak ve ev de veriliyormuş. Bu durumla ilgili Danimarka Savunma Grubu'nun hazırlamış olduğu bir raporda; 'Irak rejimi, Kerkük'ün stratejik mahallelerinde, örneğin Kerkük Oyun Sahası, havaalanı karşısındaki bölgeler ve merkez polis karargahının arkasındaki bölgelerde en çok güvendiği güvenlik polisine ve yetkililerine (250-400 metre kare büyüklüğünde) araziler dağıtıyor. Hükümet ayrıca, evlerin inşaatlarını en kısa sürede tamamlamak üzere gerekli inşaat malzemelerini alabilmeleri için söz konusu kişilere bol miktarda peşin para vermektedir.'Kerkük'ün bozulmaya çalışılan demografik yapısı
Kente yerleştirilenlerin nüfus kütükleri ve devlet tarafından verilen erzak fonları Kerkük'e nakledilir,
Kerkük'teki Kürtleri nüfus kütüklerine Arap olarak yazdırma,
Devlet başkanlığı 11.06.2000 tarihinde bir bildirge yayınlayarak Tuzkurmatoo, Daqooq, Haweeceh ve Xeniqin'de ikamet eden tüm Kürtlerin ve Türkmenlerin Arap uyruğuna geçmelerini emretmiştir. Bunu yapmadıkları takdirde, onların Kürt bölgesi Süleymaniye'ye sürülecekleri belirtilmiştir. (Danimarka Savunma Grubu Raporu)
Kerkük'e gelen Küçük Zap (çayın ismi farklı da olabilir) Çayı'nın yatağını değiştirerek Arapların bulunduğu yerleşim birimleri olan Tikrit'in köylerine verilmiştir. Bugüne kadar örneğine rastlanılmamış bir uygulamadır. Demografik yapının değiştirilmesi bir yere kadar anlaşılır. Ama coğrafik yapının değiştirilmeye çalışılmasının anlaşılır hiçbir yanı olamaz.
Önemli olan diğer bir politika ise, 1974 yılında Kerkük'e bağlı Keler, Çemçamal kasabalarının Süleymaniy'yee bağlanması. Arkasında 1976 yılında Diyala il yapılır. Buraya Kifri, Xaneqin, Karatepe ilçeleri bağlanır. Yine Düzxormatu'yu da Selahtın (Tikrit) iline bağlar. Hewic ilçesine de dışardan çok Arap getirilir. Buraya getirdiği Arapların çoğunluğu Şii Araptırlar. Amaç hem Irak'ın güneyindeki Şiileri zayıf düşürmek, hem de kendisine bağlı Şii Arap kesimini oluşturmaktır. Bu politikayla Kerkük'e bağlı ve nüfus olarak Kürt olan ilçeleri başka illere bağlayarak, yine nüfus çoğunluğu Arap olan ilçeleri Kerkük üzerine alarak Kerkük'ü bir Arap şehrine dönüştürmek ve Kürtler üzerinde baskı oluşturmaktır.
Kerkük şehrinin kuzey doğu ve kuzeye yani Süleymaniye ve Hewlêr tarafına doğru gelişmesine bilinçli bir biçimde izin verilmemiş. Şehrin daha fazla Güney'e doğru, Bağdat yolu, Tikrit ve Musul'a doğru gelişmesine izin verilmiştir. Şehir merkezi, alışveriş merkezleri, yeni yol ve onarımları, kısaca hizmet tümden bu yöne kaydırılmıştır. Yani bu yöne doğru bilinçli bir teşvik yapılmıştır. Şehrin en güzel, gelişmiş, geniş sokakların olduğu bölgeleri sonradan yerleştirilen Arapların bulunduğu alanlarıdır. Kürtlerin bulunduğu yerler mahrumiyet alanı olarak bırakılmıştır. Irak hükümetinin Kerkük'ten Süleymaniye'ye sürdüğü kişilerin sayısı ve dağılımı aşağıdaki gibidir:1. Süleymaniye içinde dağıtılanlar 7.8352. Süleymaniye içindeki merkezlerde 14.9053. Darbanikan-Kalar-Kifri bölgesi 18.0034. Ranya 5.3325. Şehrazor 4.5276. Çemçemal 32.7277. 1997 yılında göçertilenler 3.6388. 1998 yılında göçertilenler 2.4469. Takya kampı 74010. Yeni kaydedilenler 42111. 1999 yılında göçertilenler 2.57612. 1/10 ile 10/5 2000 arasında göçertilenler 688Toplam 93.838 (Danimarka Savunma Grubu Raporu)Kerkük, Xaneqin ve diğer bazı bölgelerden sürülenlerin listesi:
1991, 1992 ve 1993 yıllarında 13.367 aile
1994 yılında 112 aile
1995 yılında 393 aile
1996 yılında 282 aile
1997 yılında 710 aile
1998 yılında 394 aile
1999 yılında 449 aile
1.1.2000 ila 10.5.2000 tarihleri arasında 123 aile
1991 yılındaki ayaklanmanın başlangıcından 10 Mayıs .2000 tarihine kadar göçertilenlerin toplam sayısı 15.831 ailedir.

Hiç yorum yok: